18 Mart Çanakkale Zaferi
18 Mart 2019


Tarihimizin şanlı ve unutulmaz zaferlerinden olan ''
Çanakkale Zaferi''nin
104. yıl dönümünü kutluyor, Şehit ve Gazilerimizi saygıyla anıyoruz.

                   HAKKARİ DEVLET HASTANESİ YÖNETİCİLİĞİ

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 104’inci yıl dönümü

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebelerine verilen ad olarak tarihe geçti. Dünya harp tarihinde eşine rastlanması mümkün olmayan ve yok olma pahasına verilen bir varoluş mücadelesi olan Çanakkale Zaferi nasıl kazanıldı? Neler yaşandı? Hepsi ve daha fazlası ..


“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sessizlik içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Bombasırtı Olayı ( 14 Mayıs 1915)

“Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekilerin hiç birisi kurtulmamacasına şehit düşüyor. İkinci siperdekiler yıldırım gibi onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz. Bomba, şarapnel, kurşun yağmuru altında öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor ve en ufak bir çekinme bile göstermiyor. Sarsılma yok Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor ve Cennete gitmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise, Kelime-i Şahadet getiriyor ve ezan okuyarak yürüyorlar. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. 20 düşmana karşı her siperde bir nefer süngü ile çarpışıyor. Ölüyor, öldürüyor. İşte bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, dünyanın hiç bir askerinde bulunmayan, tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk böyle anlatıyor o günü İngiliz Generali Aspinal Oglander ise “Bir Tümen Komutanı’nın üç ayrı yerde tek başına giriştiği hareketlerle bir savaşın, hatta bir ulusun kaderini değiştirecek yücelikte bir zafer kazandığı tarihte pek nadirdir.” diyerek hayretini ve hayranlığını gizleyemiyor.

canakkale-destani-gidahattiÇanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebelerine verilen ad olarak tarihe geçti. İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u alarak, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak için ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı’nı seçti.

 

Osmanlı İmparatorluğu, Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914’ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamış ve bu anlaşma imparatorluğun İttifak Devletleri safında fiilen savaşa gireceği anlamına geliyordu.

Almanya’nın bir an önce savaşın fiilen başlaması yönündeki baskıları, Akdeniz’de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul’a gelmesi ve ardından Osmanlı Donanması’na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz’e açılarak 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalamasıyla Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti.

Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı’nın donanmayla geçilerek İstanbul’un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith’e vermiş ve plan dâhilinde, Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanma 1915 Şubat ayında Boğaz’a geniş çaplı saldırılara başladı.

En güçlü saldırının gerçekleştiği 18 Mart 1915 günü, Birleşik Donanma ağır kayıplara uğrayarak, deniz harekatından vazgeçmek zorunda kaldı. Deniz harekatıyla İstanbul’a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı’ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiş ve bu çerçevede hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası’nın güneyinde beş noktada karaya çıkarıldı.

İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası’nı işgalde başarılı olamadılar.

18-mart-canakkale-zaferi-gidahattiBunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu’nun kuzeyinde Suvla Koyu’na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmış ve 9 Ağustos’ta Kurmay Albay Mustafa Kemal’in Birinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmişti. Mustafa Kemal ertesi gün Koca Çimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirerek, bu hattaki Anzak birliklerini de geri attırdı. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamış ve tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmek zorunda kaldı.