Akçiğer Kanseri Farkındalık Ayı
07 Kasım 2018

Akciğer Kanseri Nedir?

En önemli görevi vücuda oksijen alınması ve yaşamsal faaliyetler sırasında oluşan karbondioksitin vücuttan atılmasını sağlamak olan akciğerlerdeki doku ve hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalması sonucu akciğer kanseri oluşur. Kontrolsüz çoğalan bu kitleler bulunduğu ortamda büyür ve etrafındaki dokulara yayılıp hasar verebilir. Akciğer kanseri küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere ikiye ayrılır.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanseri:Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin birçok tipi bulunmaktadır. Her bir tipin kanser hücrelerinin türü farklıdır. Her kanser hücresi değişik şekilde büyür ve farklı yollardan yayılır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tipleri mikroskopla incelendiğinde kanser dokusundaki hücrelerin türüne ve hücrelerin görüntüsüne göre belirlenir:

Skuamoz hücreli karnisom: Balıksırtı gibi ince ve düzleşmiş görünen skuamoz hücrelerden kaynaklanır. Epidermoid karsinom da denir.

Adenokarsinom: Bez (salgısal) özellik gösteren hücrelerden kaynaklanır.

Büyük hücreli karsinom: Mikroskopta bakıldığında, büyük ve anormal hücrelerin görüldüğü kanserdir.

Adenoskuamoz karsinom: Mikroskopta düzleşmiş görünen hücrelerden başlayan ve aynı zamanda bez özellikleri gösteren kanserdir.

Pleomorfik, sarkomatoid, veya sarkomatöz karsinom: Mikroskopta kanser hücrelerinin değişik tipleri ile giden bir grup kanserdir.

Karsinoid tümör: Yavaş büyüyen, nöroendokrin (sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan) kanserdir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanseri

Küçük hücreli akciğer kanserleri, tüm akciğer kanserlerinin kabaca %15’ini içerir. Genellikle, sigara içen hastalarda görülür. Diğer akciğer kanseri türlerine göre lenfatik sistem ve kan yoluyla vücuda yayılımı daha hızlıdır.

Akciğer kanserinin kadın ve erkek cinsiyette görülme oranları nedir?  

Akciğer kanseri, sigara kullanımına bağlı olarak daha çok erkeklerde görülen bir kanser türüdür. Çünkü erkeklerde sigara içme oranı kadınlardan daha fazladır. Yaş faktörü de akciğer kanseri nedenlerinden biri olarak kabul edilebilir. Akciğer kanseri çoğunlukla 55 yaş ve üzerinde görülmektedir. Fakat bu; sigaraya başlama yaşına, sigara kullanma sıklığına, çeşitli kanser yapıcı maddelere maruz kalma durumuna göre değişmektedir. Akciğer kanseri 45 yaş altında nadiren ortaya çıkarken, genellikle 50-70 yaşlarında daha fazla tanı konulmaktadır. Hayati tehlikesi yüksek kanser türleri arasında sayılan akciğer kanseri, son dönemlerde ortaya çıkan yeni tedavi yöntemleri ve erken teşhis olanakları sayesinde iyileşme oranı her geçen gün artan bir hastalıktır. Yaklaşık olarak dünyada her yıl 1,3 milyon kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise her yıl 30-40 bin kişiye akciğer kanseri teşhisi konulmaktadır. Bir yılda, ülkemizde sigaradan kaynaklı akciğer kanseri olan hastaların sayısı net olarak bilinmese de akciğer kanseri vakalarının %80-90’lık bir kısmının sigara kaynaklı olduğu söylenebilir. Akciğer kanserinde erken tanı çok önemlidir. Çünkü akciğer kanseri sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerine hızla yayılım gösterebilme özelliğine sahiptir. 

Akciğer kanseri hem hayati tehlikesi en yüksek hem de önlenmesi en kolay kanserlerden biridir. Dünyada en çok 50-70 yaşları arasında görülen akciğer kanserinde risk 35 yaşından sonra artar. Kadınlarda erkeklere göre kanserin seyri çok daha hızlıdır. 25 yıl önce akciğer kanseri her 11 erkeğe karşılık 1 kadında görülürken, günümüzde neredeyse her 2 erkeğe karşı 1 kadında akciğer kanseri saptanmaktadır ve bunun en büyük nedeni artık kadınların da çok sigara içiyor olmasıdır.

Akciğer Kanseri Belirtileri

Erken teşhis, hastaların kanseri yenme ihtimalini arttırır. Memorial'dan randevu almak için tıklayın.

Akciğer kanseri belirtileri yerleşim yerine göre değişiklik gösterebilir. Akciğerin üst kısmına yerleşmiş olan bir kitle, bazı sinirlere bası yaparak kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına, göz kapağı düşüklüğüne neden olabilir. Bu belirtiler birçok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu şikayetlere yol açabilir. Bu belirtilerin süresi birkaç haftayı aşıyorsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır. Akciğer kanserinin belirtilerinden bazıları şunlardır;

  • Sürekli nefes darlığı, hırıltılı solunum
  • Geçmeyen ve giderek kötüleşen öksürük
  • Kanlı balgam
  • İştah kaybı ve zayıflama
  • Göğüs ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü

Akciğer kanserinin en genel belirtisi inatçı öksürüklerdir. Bunun dışında göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, ses kısıklığı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü ve kanlı balgam gibi bulgular da akciğer kanseri belirtileridir. Öksürükle birlikte gelen kanlı balgam, akciğer kanseri hastalarının dörtte birlik bir kısmında görülmektedir. Akciğer kanseri belirtilerinden baş ve kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik de sıkça görülür.

Akciğer Kanseri Belirti Vermeden İlerleyebiliyor

Akciğer kanseri belirtileri bazen oldukça sinsidir. Hastaların neredeyse dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden oluşmaktadır. Çoğu kişi akciğer kanseri olduğunu, başka bir hastalık sebebiyle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenmektedir. Bu nedenle rutin olarak yapılan kontrollerin akciğer kanserinin erken evrede belirlenmesinde hayati önemi bulunmaktadır. Akciğer kanseri erken evrelerde teşhis edilirse tedavisinde başarı şansı oldukça yüksektir. Günümüzde düşük doz spiral bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler ile akciğer kanseri artık erken evrede saptanabilmektedir.

Akciğer Kanseri Nedenleri

Akciğer kanserinin en büyük nedeni sigara olsa da sigara içmeyenlerde de akciğer kanserine rastlanabilmektedir.Tüm akciğer kanserleri vakalarına bakıldığında %15’lik dilimi hiç sigara içmemiş kişiler oluşturmaktadır. Sigara içilen ortamlarda bulunmak da akciğer kanseri gelişim riskini artırmaktadır. Sigaradan uzak durarak 10 yıl için de akciğer kanseri riski yüzde 50 azaltılabilir. Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler, kanser nedeni olarak ispatlanmış en önemli risk faktörleridir. Sigaranın dışında; genetik geçiş, asbest, radon gazı, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenlerindendir. Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğerlere radyoterapi uygulanması riski artırabilmektedir. İçme sularında yüksek düzeyde arsenik maddesi olması da önemli bir nedendir. Kadınların da giderek daha fazla sigara tüketmesi ile son yıllarda akciğer kanserinde artış görülmektedir.

Kansere Neden Olabilen Etkenlerden Korunmak Mümkün Mü?

Akciğer kanserinin en önemli nedeni olan sigarayı bırakmak ya da sigarda içilmiyorsa hiç başlamamak, kanserden korunmanın en önemli yoludur. Sigara karşıtı kampanyalar sayesinde sigara bağımlılığında azalma görülmüş ve buna bağlı akciğer kanseri vakalarında ciddi bir azalma sağlanmıştır. Akciğer kanserinin diğer nedenleri arasında gösterilen Radon gazının, yaşanılan yerde bulunup bulunmadığının ölçülebilir bir metodu yoktur. Aspest maddesinden de korunmak çok mümkün değildir.

Akciğer Kanseri Tanısı

Akciğer kanseri tanısı için öncelikle röntgende belirlenen bir kitleye ulaşmak gerekir. Kişinin geçirdiği hastalıklar, tütün kullanma ( sigara, pipo, puro vs.) durumu, çevresel veya mesleki olarak maruz kaldığı maddeler ve diğer aile fertlerinde kanser olup olmadığı sorgulanır. Eğer akciğer kanserinden şüpheleniliyorsa balgam tetkiki (balgam sitolojisi; akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi) da doktor tarafından istenebilir. Bu tetkik, akciğer kanserini tespit etmek için basit ve yararlı bir testtir. Doktorun kanserden emin olmak için akciğer dokusunu incelemesi gerekebilir. Bu inceleme, kanserin türünü (küçük hücreli olmayan veya küçük hücreli) ve yayılma durumu (metastaz) veya kanser evresini belirlemek içindir. Daha sonra bilgisayarlı tomografi çekilerek kitleye nasıl ulaşılacağı belirlenir. İnce iğne biyopsisi ya da bronkoskopiden kitleye en uygun ulaşma yoluna karar verilir. Biyopsinin incelenmesi sonucu da akciğer kanserinin tanısı konulur. Eğer hastalık başka organlara da sıçramışsa, o organlardan da parça alınarak tanıya gidilebilir. Tanı konulduktan sonra sıra, akciğer kanseri evrelerine gelir.

Akciğer Kanserinde Erken Tanı Önemlidir

Akciğer kanseri kanser tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir tür olduğundan erken dönemde yani akciğer içinden lenflere veya başka organlara yayılmadan önce ender olarak başlangıç evresinde tespit edilebilir. Erken dönemde hastalığın yakalanma ihtimali % 15 civarındadır. Lenf düğümlerine sıçramamış vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranı %50’dir. Ancak genellikle bu hasta gruplarında kanser teşhisi konulduğunda hastalık akciğer dışında yakın organlara da yayılmış durumda olduğu için bu oran % 15’in altına inmektedir. Akciğer kanserinde erken tanı, rutin yapılan testlerde ya da bir başka sağlık sorunu için yapılan tetkiklerde ortaya çıkmaktadır.

Akciğer Kanserinde Görüntüleme Yöntemleri

Akciğer grafisi: Hastaların ayrıntılı öyküsü ve fizik muayenesinin ardından tanı için ilk adım olarak iki yönlü akciğer grafisi çekilir. Bazı vakalarda bu görüntüleme yöntemi ile tümör nedeniyle akciğerlerde meydana gelen harabiyet bu film ile tespit edilebilir. Ancak akciğer grafisi her zaman net bir yanıt vermediği için filmde görülecek herhangi küçük bir değişiklik akciğer tomografisi ile saptanmalıdır.

Bilgisayarlı tomografi (BT): Tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yer hakkında bilgi vermektedir. Yayılmış akciğer kanseri nedeniyle büyümüş olan lenf düğümlerini gösterir. Erken evre akciğer kanserinin tanısı ile karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlarının da durumunu gösterir.

Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI): Manyetik ve radyo dalgaları ile birlikte bilgisayar aracığı ile akciğeri kesitlere ayırarak görüntülenmesini sağlar. MRI incelemesinde x ışınları kullanılmadığı için radyasyon tehlikesi de bulunmamaktadır.

Pozitron Emisyon Tomografi (PET): İşlem, kanserli dokularda toplanan şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılarak yapılır. Kanser tanısından çok kanser tanısı almış olan hastalarda tümörün yayılım gösterip göstermediğinin belirlenmesinde, akciğer kanserinin evrelenerek tedavisinin planlanmasında uygulanmaktadır.

Kemik Sintigrafisi: Damar yolu ile hastaya verilen radyoaktif madde sayesinde kanser hücrelerinin kemiklere herhangi bir yayıyım gösterip göstermediği belirlenir. Özellikle küçük hücreli akciğer kanserinde rutin olarak küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde de kemik metastazı şüphesi bulunan durumlarda uygulanan bir yöntemdir.  

Akciğer Kanserinde Biyopsi Yöntemleri

Akciğer kanseri bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir veya lenf bezleri, kemik ve beyin dahil vücudun başka diğer bölgelerine yayılma (metastaz) göstermiş olabilir. Bu sebeple, akciğer kanseri ve türünü belirlemek için akciğerden doku örneği alınır. Biyopsi ile alınan doku örneği mikroskop altında incelenir. Akciğerde görülen ve kanser olduğuna inanılan dokudan biyopsi almak tümörün yayılmasına ve hastalığın kötüleşmesine neden olmaz.

Bu doku parçasını almak için kullanılan yöntemler şunlardır:

  • Akciğer Kanserinde Bronkoskopi: Bronşlara ve soluk borusuna ağızdan sokulan ince ışıklı bir tüp yoluyla hava yolları incelenir ve küçük doku örnekleri alınır.
  • Akciğer Kanserinde İğne Aspirasyonu Uygulaması: Akciğerdeki kitleye yönelik göğüs duvarından iğne ile girilerek kanserli dokudan örnek alınır. Bu örnek mikroskop altında incelenir.
  • Akciğer Kanserinde Torasentez Uygulaması: Kanser hücrelerini tespit etmek için akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğneyle örnek alınır.
  • Akciğer Kanserinde Torakotomi Uygulaması: Akciğer kanseri tanısı konması için kullanılan bu yöntem cerrahi bir müdahale ile göğüs kafesinin açılmasıdır. Diğer tüm yöntemler uygun değil ise veya tüm yöntemler ile başarı elde edilemez ise uygulanır.
  • Akciğer Kanserinde Balgam Sitolojisi Uygulaması: Akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi yöntemidir. Kanser hücrelerinin belirlenmesi için hastadan alınan balgam örneği mikroskop altında incelenir.

Yapılan tetkikler sonucu hastada akciğer kanseri teşhisi konulduğunda, kanserin evresini ve yayılma durumunu belirlemek ve en iyi tedavi yöntemini tespit edebilmek için hastadan alınan örnekler, bir dizi teste daha tabi tutulur. Kanserin evresine ve bu testlerin sonuçlarına göre akciğer kanserinin tedavi şekli kişiye özel hale getirilir.

Akciğer Kanseri Evreleri

Akciğer kanseri evreleri 4’e ayrılır. Eğer kanser akciğer içindeyse evre 1, en yakın lenf bezlerine yayılmışsa evre 2, her iki akciğer arasındaki boşluğa ve akciğer zarına yayılmışsa evre 3 ve kemik, karaciğer, böbrek üstü bezleri gibi organlara yayıldıysa da evre 4 olarak tanımlanır. Akciğer kanseri evrelerinintedavi planları da birbirinden farklıdır. Akciğer kanseri 1. evrede tespit edildiyse tedavide başarı oranı daha yüksektir.  Akciğer dokusundaki tümörlü hücreler ameliyatla temizlenir ve doktorun kararına göre koruyucu tedavi planlanır. Hastalık ileri evredeyse; kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinde, hücre tipine göre hangi ilaçların kullanılacağı ve ne kadar süre devam edileceği de doktor tarafından belirlenir.

Küçük Hücreli Olmayan Akciğer Kanserinde Evreleme

Akciğer kanserinin tedavi yönteminin belirlenmesi için kanserin evresinin tespit edilmesi gerekir. Tümöre ve yayılım durumuna göre evre belirlenir.

  • Evre 1: Kanser, 5 cm veya daha küçük boyutta olup lenf düğümlerine yayılmamıştır.
  • Evre 2: Kanser, lenf bezlerine yayılmamış ancak 5 cm’den büyük veya göğüs kafesine veya diyaframa (göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran zar yapı) yakındır. Kanser, 7 cm veya daha küçük, lenf düğümlerine veya bronşların yakınlarına yayılmışsa da ikinci evre olarak kabul edilir.
  • Evre 3A: Kanser, akciğerlerin arasındaki lenf düğümlerine yayılmış veya soluk borusunun ikiye ayrılan bölümüne yakındır. Bu yayılma oldukça sık görülmektedir. Bunun yanında, akciğerlerdeki lenf düğümleri veya bronşlara yakın ya da lenf düğümlerine yayılmadan kalp, nefes borusu, diğer akciğer lobu gibi organlara yayıldığı da gözlemlenmiştir.
  • Evre 3B: Kanserin, göğsün diğer tarafındaki lenf düğümlerinde veya köprücük kemiğinin üstünde veya daha geniş (kalp, nefes borusu gibi) ve göğsün ortasındaki lenf düğümlerinde veya soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakın görülmektedir.
  • Evre 4: Kanser, her iki akciğerde, akciğeri ve kalbi çevreleyen sıvıda veya karaciğer, beyin, kemik gibi vücudun diğer bölümlerine sıçradığı görülmektedir.

Tedavinin seçimi hastalığın yaygınlığı ile ilgilidir. 1. ve 2. evrede cerrahi müdahale en yaygın tedavi şeklidir. 3. evrede ise tedavi seçimi  3A ve 3B evresine göre değişir. 3A evresi son derece kapsamlı değerlendirilmesi gereken bir evredir. Bu evrede PET-BT sonucu göz önüne alınarak mediastinoskopi veya bronkoskopi ile göğüs boşluğunda yer alan lenf bezlerinde örnekleme yapılır. Bu örnekleme sonucuna göre tedavi konusunda karar verilir. 3B evresinde olan hastalara radyoterapi tek başına veya kemoterapi ile eş zamanlı olarak önerilebilir. 4. evrede ise radyoterapi veya kemoterapi de hastalığın süresini yavaşlatma ve semptomları kontrol etmede kullanılabilir. Son yıllarda yaşanan en önemli gelişme, uygun hastalarda akıllı moleküllerin (hedefe yönelik ilaçlar) kullanımıdır. Bu ilaçların kullanımının uygunluğu hastanın tümörüne yönelik detaylı patolojik inceleme ile kararlaştırılır. Günümüzde, ileri evre küçük hücreli olmayan akciğer kanserinde bireye özgü tedavi denilen yöntemlerin her hasta için uygun olup olmayacağının test edilmesi ve hasta için bu şansın gerektiğinde kullanılması son derece önemlidir.

Küçük Hücreli Akciğer Kanserinde Evreleme

Küçük hücreli akciğer kanserinde kesin tedavinin belirlenmesi için hastalığın evresi tespit edilir. Bu evreleme; akciğere sınırlı ve akciğer dışına da taşmış yaygın hastalık olmak üzere iki başlık altında değerlendirilir. Sınırlı ve yaygın küçük hücreli akciğer kanserlerinin tedavi yöntemleri farklıdır. Hastalığın evresi belli bazı testler sonucu belirlenerek tedavi yönteminde karar kılınır. Eğer kanser akciğerin tek yanında görülmüşse, sınırlı evre, her iki akciğerde gözükmüşse veya diğer organlara yayılmış ise ileri (yaygın) evre tanısı konulur. Hastalığın tekrarlaması mümkündür. Kemoterapi içeren tedavi de akciğerdeki tümörler veya vücudun diğer bölümlerindeki tümörler hedeflenerek uygulama yapılır. Bazı hastalara beyine yönelik radyoterapi orada kanser olmasa da koruyucu amaçla uygulanabilir. Bu tedaviye koruyucu “beyin ışınlaması” denir. Bu, beyinde gözle görülemeyen hücreleri yok etmek ve tümör oluşmasını engellemek için verilir. Cerrahi tedavi küçük hücreli akciğer kanserinde tercih edilen bir yöntem değildir.

Akciğer Kanseri Tedavisi

Güçlü akademik kadrosu ve konsey yaklaşımına sahip Memorial Sağlık Grubu Onkoloji Merkezlerinden randevu almak için tıklayın.

Akciğer kanseri tedavisi diğer tüm kanserlerde olduğu gibi hastalığın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Birçok evrede farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedaviler uygulanır. Bu nedenle akciğer kanseri tedavisinde tam donanımlı bir hastane ve uzman doktor seçimi oldukça önemlidir.

Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında gözle görülmese de geride kalmış olması muhtemel olan az sayıda kanser hücresi Adjuvan tedavi yöntemi ile yok edilir. Bu tedavi yöntemi de hastanın tanı raporuna, yaşına ve genel sağlık durumuna göre planlanır.  Akciğer kanseri ameliyatı sonrası hastalar adjuvan tedavi olarak sadece kemoterapi veya sadece radyoterapi ya da hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi alabilir. Kimi zaman ise erken evre hastalarında ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekmeyebilir.

Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri

Akciğer Kanserinde Cerrahi:

Akciğer kanseri ameliyatı akciğer kanseri tedavi yöntemlerinden biridir. Cerrahi müdahalenin tipi, kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. Akciğerdeki küçük bir parçayı almak için yapılan bir operasyondur. Eğer cerrahi olarak tüm lob alınırsa (lobektomi), sağ veya sol akciğerin biri alınırsa (pnomonektomi) olarak adlandırılır. Bazı tümörler yerleşimi, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumu nedeniyle ameliyat edilemez.

Akciğer Kanserinde Kemoterapi:

Akciğer kanserinde kemoterapi tedavisi kanser hücrelerinin ilaçla yok edilmesidir. Kemoterapi genellikle 2 ilaçtan oluşur. Kemoterapi sadece bu konuda özel eğitim almış hemşireler tarafından verilebilir. Kemoterapinin verilme sayısı ‘’kür’’ şeklinde ifade edilir ve genellikle 21-28 günde bir tekrarlanır. Akciğer kanserinde kemoterapi genellikle damardan sıvı şeklinde veya ağızdan hap olarak tam donanımlı ayakta tedavi merkezlerinde uygulanır. Bazı durumlarda, hastanın durumundaki olumsuzluk ya da verilen ilaçların niteliğine göre kemoterapi yatarak da verilir. Her kemoterapi kürü sonrası hastalar, tıbbi onkoloji polikliniğinde kontrol edilir. Bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilaçların yan etkileri sorgulanır ve vücuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmak için bazı kan tetkikleri istenir. Her kür öncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gösterilmesi gerekir.

Bir hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacaksa kaç kür alacağını patoloji raporundaki tümöre ait özellikler belirler. Ancak, bu kararların verilmesinde hastanın yaşı ve genel durumu da önemli rol oynar. Bir gün içinde 12 saatten fazla zamanını yatarak geçirecek kadar genel durumu kötü olan hastalara kemoterapi verilmesi, yan etkilere tahammül edemeyeceklerinden uygun değildir. Kemoterapi yapılması planlanan hastalar, ameliyat olmuşlarsa, ameliyattan sonraki 3 hafta içinde kemoterapinin başlanması tercih edilir. İlk kemoterapi alan hastalar kemoterapiden yaklaşık bir hafta kadar sonra tıbbi onkoloji polikliniğinde kan ve genel durum kontrolünden geçmelidir. Bu kontrolde hastaların genel durumları, tedaviyi tolere ediş biçimleri ve kan tahlilleri incelenir, varsa şikayetleri dinlenir. Sonraki kür uygulamalarında da, her tedavi öncesi hastanın kan kontrolleri ve genel durumları incelenir. Kemoterapinin yan etkileri değerlendirilerek gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlama yapılır.

Akıllı İlaçlar ve Akıllı Molekül Tedavisi

Son yıllarda küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin, yassı hücreli olmayanlarına yönelik yapılan kapsamlı patolojik inceleme sonrasında, uygun hastalara verilen ağızdan hap şeklinde ilaçlar ile yapılan tedavi şeklidir. Küçük hücreli ve yassı hücreli akciğer kanserlerine yönelik akıllı hap tedavisi uygun değildir. Tüm dünyada tedavi kılavuzlarında ileri evre hastalarda eğer patoloji raporları uygun ise, küçük ve yassı hücreli olmayan akciğer kanserlerinin ilk basamak tedavisi olarak akıllı tedaviler kullanılır. Bu hastalarda yapılan ileri patolojik incelemeler EGFR mutasyon testi ve ALK füzyon testi olarak adlandırılır. Bu testlerin sigara içmeyen bireylerde olumlu (pozitif) saptanma oranları daha yüksektir. Ancak sigara içen bireylerde bile her iki testten birinin pozitif çıkma oranı yaklaşık %20 civarındadır. Bu da her beş hastadan birinin bu tedavilerden yarar görme ihtimalidir ki asla göz ardı edilmemesi gerekir.

Akciğer Kanserinde Radyoterapi

Radyoterapi yani ışın tedavileri, kanser hücresini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılmasıdır. Sınırlı bir alana uygulanır ve bu alandaki kanser hücrelerini etkiler. Radyoterapi bir tümörü küçültmeye yönelik olarak cerrahiden önce veya kanser hücresini yok etmek için yapılan bir müdahaleden sonra uygulanabilir. Doktorlar radyoterapiyi genellikle kemoterapi ile birlikte cerrahi yapılamayan kanseri bölgesel olarak ilerlemiş ancak uzak bölgeye yayılmamış (metastaz) hastalarda birinci alternatif olarak kullanır. İlerlemiş evrede olan hastalarda ise radyoterapi nefes darlığı veya ağrı gibi belirtilerin giderilmesi için de kullanılabilir.

Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi

Akciğer kanserinin tedavisinde özellikle son 5 yıldır ciddi gelişmelerden söz edilebiliyor. Daha çok dördüncü evre akciğer kanseri hastalarını ilgilendiren bu gelişmelerin en önemlilerinden biri immünoterapi, bir diğer adıyla akciğer kanser aşısı.  İmmünoterapi hastanın, kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerine savaş açmasını anlamına geliyor. Bu nedenle de diğer kemoterapi ilaçlarına göre yan etkileri daha az. Birkaç yıl öncesine kadar dördüncü evre akciğer kanserli hastalar için diğer kemoterapi ilaçları deneniyor ve başarılı sonuçlar alınamadığında ise akciğer kanseri aşısı kullanılıyordu. Günümüzde, Amerika’da ve Avrupa’da dördüncü evre akciğer kanseri hastaları, ilk andan itibaren bu kanser aşısı ile tedavi edilebiliyor.

Akciğer Kanseri Aşısını Kimler Kullanabilir?

Akciğer kanseri aşısını kullanabilmek için öncelikle hastadan bazı tetkikler istenmektedir. Akciğer kanserinin tipine göre bu aşıya aday olup olmadığı saptanır. Eğer aşıya adaysa, tanı konulduğu ilk andan itibaren akciğer kanseri aşısı tedavisine başlanabilir. Aşının, bulantı ve kusma gibi tipik yan etkileri olmasa da bağırsaklarda ve tiroit bezinde geçici olarak inflamasyona yol açabilme özellikleri bulunmaktadır. 

Akciğer Kanseri Aşısının Etkisi Nedir?

Akciğer kanseri aşısı şu anda yalnızca dördüncü evre hasta gruplarında kullandığı için yaşam süresini etkileyen özelliği bulunmaktadır. Evre 4 ‘te tüm tedaviler hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.

Küba’daki Akciğer Kanseri Aşısı ile Amerika’daki Aşı İle Aynı Özelliklere Mi Sahip?

İki aşı da birbirinden farklı.  Küba’daki akciğer kanseri aşısı da immünoterapidir. Ancak Küba’daki aşı ile ilgili tek bilimsel çalışma bulunmamakta ve sadece 200 hasta üzerinde denendiği bilinmektedir. Amerika’da ve Avrupa’da onaylanan aşıların yararının daha fazla olduğu söylenebilir. Küba’daki aşı yaşam süresini 2 ay uzatırken, Amerika’daki ve Avrupa’daki onaylı aşı yaşam süresini 6 ay uzatabiliyor.

Akciğer Kanseri Aşısının 1.Evrede Uygulanması Mümkün Olabilir Mi?

Akciğer kanseri aşısının 4, 3, 2 ve 1’inci evrede uygulanabilmesi için bilimsel çalışmalar devam ediyor. Ancak aşının yan etkilerinin çok fazla olması nedeniyle 1. evrede kullanılabilmesi çok daha zor görünüyor. Özellikle üçünü evre akciğer kanseri hastalarını aşı ile tedavi etmek mümkün olabilecek gibi görünüyor.

Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları

Akciğer kanseri oluşumu tek bir sebebe bağlanamaz. Yapılan araştırmalar sonucu akciğer kanserinin birçok nedeni bulunmuştur. Çeşitli faktörler akciğer kanseri oluşumunda rol oynayabilir. Bunların büyük bir bölümü tütün kullanımıyla ilişkilidir. Akciğer kanseri bulaşıcı değildir. Bazı insanların akciğer kanseri olma riski diğerlerinden daha fazla olabilir. Aşağıdaki durumlarda kanser riski artmaktadır.

Sigara ve Akciğer Kanseri; Sigara içmek akciğer kanserine neden olur. Tütündeki zararlı maddeler (karsinojen) akciğerdeki hücrelere zarar verir. Zamanla bu etkiler, hücrelerde kansere neden olabilir. Bir sigara içicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara içmeye başladığı, ne kadar süredir sigara içtiği, günde içtiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin içine çektiğiyle alakalıdır. Sigara içmeyi bırakmak bir kişinin akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.

Puro ve Pipo ve Akciğer Kanseri; Puro ve pipo kullananlar, bunları kullanmayanlara göre daha çok akciğer kanseri olma riski taşır. Kişinin kaç yıldır puro veya pipo içtiği, günde kaç adet içtiği ve ne kadar derin içine çektiği, kanser olma riskini etkileyen faktörlerdir. İçlerine çekmeseler de puro ve pipo içicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri için de risk altındadır. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri olma riski pasif içicilik durumunda da artmaktadır.

Asbest ve Akciğer Kanseri; Yalıtım malzemesi olarak bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur. Asbest fiberleri parçacıklara ayrılmaya meyillidir ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışır. Bu parçacıklar solunduğu zaman akciğerlere yerleşir. Orada akciğer hücrelerini zarara uğratır ve böylece kanser gelişme riskini artırır. Çalışmalar asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha fazladır. Akciğer kanseri olma riski, asbest işçileri sigara içiyorlarsa daha fazladır. Asbest işçileri işverenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve güvenlik uyarılarını takip etmek zorundadır.

Hava Kirliliği ve Akciğer Kanseri; Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuştur. Ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.

Akciğer Hastalıkları; Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırır.  Akciğer kanserinin veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.

Hastanın Hikâyesi; Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır. Akciğer kanseri tanısı konduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önleyebilir